The history of clinical research on human subjects, which created the opportunity for the current scientific achievements in medicine, has a longstanding past. However, this period of time has witnessed numerous examples that cost human life, such as war crimes and withdrawal of due treatment. In order not to experience those horrible events anymore, and to regain confidence of the society, clinical research has been structured all over again. The establishment of multidisciplinary ethics committees meant to safeguard volunteer rights for granted by necessitating the ethical evaluation of a research project prior to its initiation. The first legal text in Turkey, regulating clinical research specifically on human volunteers ever was the “Regulation on Pharmaceutical Researches” issued in 1993. Yet this regulation proved to be inadequate to enact the actual needs of clinical research and it was renewed two times in 2008 and 2011. Nevertheless, the Regulation was amended once again on April 13, 2013, which caused critical debates due to its controversial content. The reason lies in the fact that the natural stakeholders, such as the representatives of the health professional institutions, medical specialty societies, bioethics institutions are not incorporated enough into the process of preparation and legislation; and it is mostly left to the bureaucratic authorities outside the academy. This ultimately causes lack of due attention requisite to development of ethical awareness of healthcare professionals and all the parties concerned. This paper aims to evaluate the latest Regulation and to emphasize the role of ethics committees as an ideal academic ground by functioning multidisciplinary, which is needed for a pluralistic and participatory democratic society guided by the universal values and human rights law
ethics committees research ethics clinical research volunteers
Tıbbın bugün ulaştığı bilimsel düzeyin gerçekleşebilmesinin olanağını yaratan insanlar üzerindeki klinik araştırmaların tarihi çok eskilere dayanır. Ancak bu süreç insan yaşamını olumsuz etkileyen örneklerle de doludur. Bu yaşanmışlıkların tekrarlanmaması, toplumun klinik araştırmalara olan güveninin, gönüllü haklarıyla birlikte araştırmacıların da korunabilmesinin sağlanması gibi temel olguların hayata geçmesi amacıyla araştırmaların etik değerlendirilmesinin gerekliliği genel kabul görmüş ve multidisipliner etik kurul yapılanmaları oluşturulmuştur. Demokratik hukuk devleti anlayışı ise bu yapılanmaların hukuki düzenlemelerinin de yapılmasını gerekli kılmaktadır. Türkiye’de de özel olarak insan gönüllüler üzerindeki klinik araştırmaları düzenleyen ilk hukuki metin 1993 yılında “İlaç Araştırmaları Hakkında Yönetmelik” olarak düzenlenmiştir. Ancak konu ile ilgili söz konusu düzenleme 2008 ve 2011 yıllarında yenilenen yönetmeliklerle yeni boyut kazanmıştır. Yasal düzenleme son olarak 13 Nisan 2013 tarihinde bir kez daha değişikliğe uğramıştır. Fakat yürürlüğe giren yönetmelik yine birçok tartışmalı noktayı içermektedir. Her yeni oluşturulan yönetmeliğin birçok eleştiriye maruz kalması, hatta yargı tarafından iptal edilmesi klinik araştırmaların yapılması ile ilgili standartların yerleşmesini engellemekte, araştırmacıları ve bilimi olumsuz etkilemektedir. Bu sürecin yaşanmasının temel etkenlerinden birisi de konunun asli ögelerinin sürece yeterli ölçüde katılımının sağlanamayarak, sadece bürokrasi kanadınca çözülmek istenmesidir. Oysa sağlık alanında çalışanların etik duyarlılıklarının geliştirilmesi için gerekli özenin gösterilmesi önemlidir. Bu nedenle yasalaşma sürecinde tüm tarafların da katılarak, temsil edildiği; insan sağlığını koruyan, toplumun gereksinimlerine yanıt veren, bilimsel ilerlemelere yol gösteren, uluslararası evrensel belgelerin ışığında düzenlemelerin hayata geçirilmesi demokratik, çoğulcu toplum düzenine katkı verecektir. Etik Kurullar yapıları gereği akademik ortamda buna zemin oluşturabilirler
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Collection |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013Sayı: 4 |