Introduction: The person who is giving the first-hand care to hospitalised children and mostly is being affected by the child’s disease is generally the mother. It is inevitable for the children not to be affected by the fear and anxiety of their mothers. Materials and Methods: This study has been carried out with the purpose of identifying the level of depression and anxiety of the mothers whose 7-12 years of age children hospitalised due to an acute or a chronic disease between 28 October 2014 and 16 January 2015 in the State Hospital of Eskisehir. The first 100 voluntary mothers whose children were diagnosed with an acute disease and the first 100 voluntary mothers whose children were diagnosed with a chronic disease and who were on the third day of hospitalization were all included in the study. The necessary approval from the Ethics Committee of the Hospital has been received before beginning the study. Descriptive features have been collected through the “Descriptive Information Form” which was developed by the researchers. All the mothers have been applied to “Beck’s Depression Inventory BDI ” and “StateTrait Anxiety Inventory STAI ”. The data have been analysed through IBM SPSS Version 21. Results and Conclusions: At the end of the study, the mean depression score of mothers has been identified as 21.58, mean score of state anxiety has been 49.66, and mean score of trait anxiety has been identified as 47.30. When the scores of Beck’s Depression Inventory have been grouped into 3 categories as mild, moderate, and severe, a considerable statistical significance has been found between the score distributions of mothers who have an acute and chronic disease p=0.03* . Similarly, when the scores of State-Trait Anxiety Inventory have been grouped into 3 categories as lower, intermediate, and higher, a considerable statistical significance has been found between the score distributions of mothers who have an acute and chronic disease p=0.038*, p=0.004** . It is recommended that nurses and other healthcare personnel should accept the mothers whose children have been hospitalised as risky groups and should carry out appropriate practices in order to alleviate the anxiety of mothers
Giriş: Hastanede yatan çocuklarda birinci derecede bakım veren ve çocuğun hastalığından en fazla etkilenen kişi genellikle annedir. Annenin yaşadığı korku, huzursuzluk gibi olumsuz duyguların çocuğu etkilemesi ise kaçınılmazdır.Gereç-Yöntem: Bu çalışma, Eskişehir Devlet Hastanesi’nde akut veya kronik hastalık nedeniyle yatmakta olan 7-12 yaş arası çocukların annelerinin depresyon ve anksiyete kaygı düzeylerini belirlemek amacıyla, 28 Ekim 2014 ile 16 Ocak 2015 tarihleri arasında yapıldı. Bu tarihlerde hastaneye yatışının 3. günü olan ve çalışmaya katılmayı kabul eden ilk 100 akut hastalık tanılı ve ilk 100 kronik hastalık tanılı çocukların anneleri çalışmaya dâhil edildi. Çalışma yapılmadan önce Hastane Etik Kurulu’ndan gerekli izin alındı. Tanımlayıcı özellikler, araştırmacılar tarafından oluşturulan “Tanımlayıcı Bilgi Formu” kullanılarak toplandı. Tüm annelere “Beck Depresyon Ölçeği” ve “Durumluk ve Süreklik Kaygı Ölçeği” uygulandı. Araştırma analizi IBM SPSS 21 paket programı ile yapıldı. Bulgular ve Sonuç: Çalışma sonucunda annelerin depresyon puan ortalaması 21.58, durumluk anksiyete puan ortalaması 49.66, süreklik anksiyete puan ortalaması ise 47.30 bulundu. Beck Depresyon Ölçeği puanları minimal-hafif-orta-şiddetli depresif belirtiler olmak üzere 4 kategoriye ayrıldığında, akut ve kronik hastalığı olan çocukların annelerinin puan dağılımları arasında istatistiksel olarak önemli derecede farklılık bulundu p=0.03* . Benzer şekilde Durumluk Kaygı Ölçeği puanları ve Süreklik Kaygı Ölçeği puanları az-orta-yüksek düzeyde kaygı olmak üzere kategorilere ayrıldığında akut ve kronik hastalığı olan çocukların annelerinin puan dağılımları arasında istatistiksel olarak önemli derecede farklılık bulundu p=0.038*, p=0.004** . Önerimiz hemşireler ve diğer sağlık çalışanlarının, çocuğu hasta olan anneleri depresyon yönünden riskli grup olarak kabul etmeleri ve kaygılarını azaltmaya yönelik destek ve girişimde bulunmalarıdır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019Sayı: 3 |